Amerika’daki üniversite başvuru süreci ilk bakışta biraz karmaşık görünebilir. Hangi okula başvurulacak? Kaç tane başvuru yapılmalı? Sıralama mı önemli, burs mu, kampüs müfredatı mı?
Ama bu sürecin temelinde yatan en önemli şey aslında şu: her öğrencinin hedefi, gücü ve hayali farklıdır. Ve bu nedenle, başvuru yapılacak üniversite listesi de herkes için aynı olmamalı.
Üniversite listesi kişiye özeldir
Danışmanlık sürecinde sıkça karşılaştığımız bir yanlış beklenti var: “Hazır bir liste var mı? Hangi üniversitelere başvurmalıyım?” Cevap net: Hayır, hazır bir liste yok. Olmamalı da.
Kimi öğrenci akademik olarak çok güçlüdür, kimi sanata eğilimlidir, kimi burs olmadan yurt dışı planlayamaz. Kimisi küçük bir kampüs ister, kimisi şehir hayatının içinde olmak. Bu kadar farklı ihtiyaç ve karakter varken, tek tip bir liste vermek hem hatalı olur hem de öğrenciye zarar verir.
Başarı, stratejik bir listeyle başlar
İyi bir başvuru sadece “iyi” üniversitelere başvurmaktan geçmez. Stratejik bir liste oluşturmak gerekir. Bu da şu anlama gelir:
- Öğrencinin akademik profiline uygun okullar seçilmeli,
- Gerçekten okumak isteyeceği, kendisine uygun bir ortam sunan okullar olmalı,
- Kabul alma ihtimali dengelenmiş bir liste olmalı.
“Reach”, “Target” ve “Likely” denilen üç ana kategori burada devreye giriyor:
- Reach (Zorlayıcı Okullar): Öğrencinin profili, bu okulların ortalama kabul edilen öğrencilerine göre biraz daha düşük. Ama başvurmakta fayda var; sürprizler her zaman olabilir.
- Target (Hedef Okullar): Öğrencinin profiliyle okulun ortalaması birbirine denk. Kabul ihtimali oldukça yüksek.
- Likely (Güçlü İhtimal): Öğrencinin profili, okulun kabul ettiği ortalama öğrencilerin üzerinde. Yani kabul alma ihtimali çok yüksek.
Dengeli bir liste, bu üç kategoriden oluşmalı. Genellikle toplamda 13-15 üniversiteye başvurulması öneriliyor. Çok daha fazlası hem yorucu olur hem de her okula özel, iyi hazırlanmış başvurular yapmayı zorlaştırır.
“Kendini kandırma” okulları başvuru listesinde olmamalı
Sadece “güvende olayım” diye, aslında hiç istemediğiniz bir okula başvurmak risklidir. Çünkü diğer kabul almazsa, hiç heyecan duymadığınız bir okula gitmek zorunda kalabilirsiniz. Her başvurduğunuz okul, “gitsem gerçekten mutlu olur muyum?” sorusuna “evet” cevabı verebildiğiniz yer olmalı.
Araştırma şart
İyi bir liste ancak iyi bir araştırmayla mümkün. Sadece sıralamaya değil, şu sorulara da bakmak lazım:
- Hangi bölümler güçlü?
- Kampüs büyük mü, şehir içinde mi, daha kırsal mı?
- Burs olanakları nasıl?
- Kulüpler, stajlar, sosyal hayat nasıl?
- Kabul edilen öğrencilerin not ortalaması, SAT/ACT skorları nedir?
Bu bilgiler genellikle okulların “Common Data Set” dosyalarında veya resmi sitelerinde mevcut.
“Neden bu okul?” sorusuna cevap verebiliyor musun?
Başvuru sürecinde birçok okul “Why this college?” tarzı bir yazı ister. Bu yazıyı yazarken zorlanıyorsanız, belki de o okul sizin için doğru yer değildir. O yüzden listeye okul eklemeden önce bu soruya cevap verin: Bu okula neden gitmek istiyorum?
Her üniversitenin de aradığı öğrenci farklıdır
Tıpkı öğrenciler gibi, üniversitelerin de bir karakteri vardır. Bazısı yaratıcı, bağımsız öğrenciler arar. Bazısı daha yapılandırılmış, disiplinli bir profili tercih eder. Yani mesele sadece “ben o okulu istiyorum” değil, “o okul da beni ister mi?” sorusunu sormaktır. Bu da yine iyi bir eşleşme ve araştırmayla mümkün olur.
Danışmanlık liste vermek değil, yön çizmek demektir
İyi bir danışmanlık, size hazır bir liste vermek değil; sizi dinleyip analiz ederek, sizin için stratejik bir yol haritası çıkarmaktır. Çünkü danışmanlık ezber değil, stratejidir.
Sonuç: Üniversiteye başvurmak, bir yarış değil; doğru üniversiteyle doğru eşleşmeyi bulma sürecidir. Başvuracağınız okulları seçerken kendinizi iyi tanımalı, ne istediğinizi bilmeli ve araştırma yapmalısınız. Unutmayın, doğru liste başarıyı getirir.